2 Şubat 2017 Perşembe
Akıllı Hans Etkisi-Bir At Masalı
1900'lerin başında,Alman William von Osten atı Hans'ı "Zeki Hans" olarak kamuoyuna takdim etti. İddia ettiği şey Hans'ın soruları ayaklarını yere vurarak cevapladığıydı.Sayılar ve alfabeyi kodlayarak cevap verdiğini iddia ediyordu William von Osten,tıpkı Mors alfabesi gibi.
Von Osten hayvanlar ve insanların zeka seviyelerinin eşit olduğuna inanıyordu. Bunu kanıtlamak için hayvanları eğitmeye başladı.Kediler,köpekler,ayılar ve daha nicelerine basit hesaplamalar yapmayı öğretmeye çalıştı. Fakat bu yeteneğe sahip olan tek hayvan Hans'tı.
Hans'ın yetenekleri sadece basit hesaplamalar yapmakla sınırlı değildi. Aynı zamanda insanları adlandırabiliyor,zamanı tanımlayabiliyor ve müzikal aralıkları belirleyebiliyordu. Sonralarda,Hans karekök hesaplamaları gibi daha karmaşık işlemleri de yapabilir duruma geldi. Elbette Hans her zaman doğru cevaplar vermiyordu fakat doğru cevapların sıklığı bunun bir tesadüften öte olduğunu kanıtlıyor ve soruşturulmasını gerektiriyordu.
Hans bir sürü insan tarafından test edildi,hatta birisi Hans'ın 14 yaşındaki bir çocukla aynı zeka seviyesinde olduğunu iddia etti. Fakat Hans üzerinde yapılan ilk bilimsel test Profesör Carl Stumpf tarafından 1904 yılında yapıldı.
Stumpf, Hans'ın yeteneğinde bir hile veya aldatmaca olduğuna dair bir kanıt aradı fakat hiçbir şey bulamadı. Sonrasında da Stumpf Hans'ın gerçekten yetenekli olduğuna karar verdi.Bu bilimsel onayın ardından Hans halk arasında büyük sansasyon yarattı ve insanlar onun bu yeteneğini izlemek için akın etmeye başladılar.
Buna rağmen,diğer bilimadamları Hans konusuna hala şüpheyle yaklaşıyorlardı.
1907 yılında Oskar Pfungst,Carl Stumpf ile birlikte Hans'ı klasik bir psikoloji vakasında yeniden test etti. 13 bilimadamı "Hans Komisyonu" adı altında bir araya geldi ve araştırmalara başladılar.
Hans'ın bir yeteneği olduğu aşikardı ve psikologlar bu yeteneğin ne olduğunu bulabilmek için deneyler tasarlıyordu. Yaşanan olaya dair bir cevap bulmuşlardı fakat aldatmaca veya bir kandırmaca olduğuna dair ortada hiçbir kanıt yoktu.
Hans,büyük bir çadırın içinde izleyiciler ve başka dikkat dağıtıcı unsurların olmadığı bir alanda test edidi.
Testler aşağıdaki şekilde tasarlanmıştı:
-Şans faktörünü ortadan kaldırmak için çok sayıda soru soruldu.
-Hans'ın Bay Von Osten'dan herhangi bir etkileşim almasına karşın farklı kişiler tarafından sorular soruldu.
-Sorulan soruların cevapları bazen biliniyordu,bazen bilinmiyordu.
-Soru soranların Hans'a olan mesafeleri her soruda farklıydı.
-Bazı sorular sorulurken Hans etrafı göremeyecekti.
Ortaya çıkan sonuçlara göre,belirlenen ilk şey Hans'ın doğru cevap verebilmesi için soru soran kişiyle görsel bir temas kurması gerektiğiydi. Soru soran uzaklaştıkça,Hans'ın doğru cevap verme oranı da düşüyordu. Hans etrafı görmüyorken,doğru cevap verme oranı daha da azalmaya başladı.
Bulunan bir diğer önemli bulgu da,Hans'ın doğru cevap verebilmesi için soru soran kişinin sorunun cevabını bilmesi gerektiğiydi. Eğer soru soran kişi sorunun cevabını bilmiyorsa Hans'ta doğru cevap veremiyordu.
Hans ancak soruyu soran sorunun cevabını biliyorsa ve Hans o kişiyi görebiliyorsa doğru cevap verebiliyordu. Bu gerçek göz önüne alındığı zaman;Hans'ın gelişmiş bir zekaya sahip olmadığı,aslında cevap verirken soruyu soranın farkında olmadan verdiğini görsel ipuçlarından yararlandığı belirlendi.
Soruyu soranlar farkında olmadan ipuçları veriyordu. Hans doğru cevaba yaklaştığı zaman azalan ve artan tansiyon,değişen yüz ifadeleri,gerginlik ve diğer istem dışı hareketlerde oluşan değişimleri gözlemleyip,onlara tepki veriyordu. Ne zamanki bu hareketler yerini alkış ve kahkahalara bırakıyor,Hans doğru cevabı bulduğunu düşünüyor ve duruyordu.
Psikologlar bu olay sonrası bir şeyin farkına vardılar. Bir kişi veya canlının davranışı,soru soranın farkında olmadan verdiği ipuçlarından etkilenebiliyordu. Bu ipuçları Hans olayında yaşandığı gibi gerginlik,azalan ve artan tansiyonlar,kahkahalar,mimikler ve istem dışı hareketlerdi. Sonrasında bu etki "Clever Hans Effect"(Akıllı Hans Etkisi) olarak literatüre geçti.
Bu etki tüm etkileşimli durumlarda gözlemlenebiliyordu. Bu nedenle bilimsel testler,özellikle klinik araştırmalar "Double Blind"(ne araştırmacının,ne de deneğin gereken bilginin/yapılan tedavilerin farkında olmaması durumu) adında bir yöntem izlenerek yapılmaktadır.
"Double Blind" yöntemi uygulanmayan testlerin pozitif sonuçlar vermesinin nedeni;"Akıllı Hans Efekti"dir. Bu nedenle bu testlerin güvenilirliği tartışmalıdır.
Deneyi yapan kişilerin,bilinçsiz bir şekilde ipuçları vermesi,testlerin önyargılı olmasına neden olur. Etki,takdir edilmesi gereken önemli bir faktördür.
Kişisel Not:
"Akıllı Hans Efekti" bana kalırsa günümüzde bir sürü dolandırıcının ortaya çıkmasına neden olmuştur.Bunlardan birisi de falcılardır. Bundan sonra fal baktırmaya giderseniz,bu olayı unutmayın ve karşınızdaki kişinin asla bir kahve telvesinden sizin geleceğinizi ve yaşadığınız olayları bilmesi gibi bir yeteneğe sahip olduğunu düşünmeyin. Unutmayın,gelecek ve geçmiş bir kahve fincanından görülemez.
Kaynak:http://www.critical-thinking.org.uk/psychology/the-clever-hans-effect.php
by John Jackson,2005
Etiketler:
Akıllı Hans Etkisi,
At,
At Masalı,
Bilim,
Bilimsellik,
Bilinç,
İçgüdüler,
Oscar Pfungst,
Psikoloji
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder